BÜYÜK TAKIMIN, KÜÇÜK KAPTANI…
Arda Turan; bir evin bir oğlu misali, şımarık küçük çocuğu oynamak istiyor. Yaramazlık yapacak, anne babasını üzecek; sonra da ebeveynleri kendisine kızınca bir kenara çekilip küsecek. Oh ne ala.
Sen sahaya çıkıp oyununu oynamazsan (diğer arkadaşların gibi), bu taraftarda doğal olarak tepkisini gösterir. Taraftar tepkisini bir maça bakarak göstermiyor; süre gelen bir şey bu. Arda kardeşimiz zannetti ki, “ben oynasam da oynamasam da bu taraftar bana bir şey demez.” Yok öyle yağma Arda Turan, kusura bakma. İki çalıma, bir şova bu taraftarın kalbinde taht kuramazsın. Ya çıkıp istikrarlı bir şekilde canını dişine takarak oynayacaksın ve tepki almayacaksın, ya da tepki alıyorsan eğer, “ben nerede yanlış yaptım” diye düşüneceksin.
Manisaspor maçı öncesi taraftar Arda’yı çağırıyor, büyük kaptan gitmiyor. Golün asistini yapıyor sevinmiyor, oyundan çıkarken taraftarın sevgi gösterisine karşılık vermiyor. Hata sende değil, o büyük taraftarda ki seni bu kadar çabuk affetti. Giydiğin o formanın, taşıdığın kaptanlık pazu bandının daha evvel kimlere nasip olduğunu ve o forma ile  kaptanlığın ne derece hakkını verdiğini bir düşün. Daha sonrada haline şükret. Çünkü taraftarın, sana ve takıma göstermiş olduğu tepki az bile.
Taraftarın tepkisi sadece Arda’ya değil, tüm takıma. Saha içinde hiçbir varlık gösteremeyen; fakat saha dışında “benden iyi Galatasaraylı yoktur” vb gibi atıp tutmaları bol olan kardeşimiz Arda Turan nedense en çok üzülenlerdenmiş ve tepkileri hak etmediğini söylüyormuş. Bizde çok üzüldük Arda, bizde bunları hak etmedik. Beş para etmez insanların karşısında bizim boynumuzu büktünüz. Bir sustuk, iki sustuk, üç sustuk… Daha ne kadar susacaktık büyük takımın, küçük kaptanı.
Büyük Galatasaray’ın büyük taraftarı her zaman büyük kalacaktır, bunu aklından hiçbir zaman çıkarma. Sen de dahil olmak üzere hiçbir kişi ya da zümre GALATASARAY’dan önde değildir ve olmayacaktır.